GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN KÖPRÜDE ADIM ADIM 14 AY
ASYA – AFRİKA 2002 – 03
Mozambik’ten sevgiler…
Durban, (tam olarak bizim Eskişehir-Polatlı hizasında) Güney Afrika’nın büyük şehirlerinden biri ve Hint Okyanusundan gelen sıcak su akıntıları sayesinde tüm yıl boyunca surf yapılabilen, plajları ile ünlü, ama bence sıradan bir şehir. İki gece kaldığım Home Backpackers, gerçekten insanın evi kadar rahat edebildiği güzel bir backpacker hosteli. Home’un unutamayacağım güzel bir esprisi de, salonunda yunuslarla birlikte tv izlemek ???.
Amerika’da da, maalesef burada da hoşuma gitmeyen en önemli şey, şehirlerin bazı bölgelerinin tehlikeli olduğu ve oralara gitmemeniz konusundaki ciddi uyarılar. Birçok evin, dükkanın ve arabanın üzerinde, kapılarında “Armed Response” uyarıları görmek oldukça can sıkıcı. Ama bunları Swaziland’te görememek ve rahatlıkla otostop yapabilmek, bana bir o kadar da şaşırtıcı geldi.
Cape Town, Port Elizabeth, Drakensberg ve Durban’dan sonra Güney Afrika’daki son durağım UNESCO Dünya Kültür Varlıkları Mirası Listesindeki St. Lucia Milli Parkı oldu. Su aygırlarını ya da buradakilerin dediği gibi hippo’ları bir kasabanın sokaklarında dolaşırken (gece) görebileceğiniz yegâne yerlerden biri burası. Maalesef walking safari’lerimiz sırasında zebralara, değişik ceylan türlerine fazlaca yaklaşamadık ama Swaziland’te aramızdaki mesafeyi neredeyse on beş metreye kadar düşürebildik.
İsviçreli Florian, İngiliz Micheal ve tek bayanımız İrlandalı Susan’dan oluşan grubumuz Swaziland’te de bozulmadı ve bu ülkedeki 4 günümüzde de beraber güzel günler geçirdik. Mlilwane Wildlife Sanctuary içindeki hostelimizden çıkıp (Literatürde Afrika’daki hostellerin Rolls Royce’u olarak geçiyor) otostopla ülkenin en büyük şehri Manzini ve başkentleri Mbabane’ye gittik. Parkın içindeki 6-7 saatlik uzun treklerimiz oldukça zevkliydi. Aslan ve leopar olmadığı için rahatlıkla yürüyüp hayvanlara yaklaşmak mümkün oluyor.
Benim Mozambik’e geçeceğim sabah Micheal evine dönmek, Susan erkek arkadaşını karşılamak, Flo da Avustralya’da gezisine devam etmek üzere Johannesburg’a doğru yola çıktılar.
Güney Afrika ve Swaziland’e vizesiz girdim ama Mozambik bizden vize istiyor. Neyse Swaziland’teki büyükelçilik çok kolayca vize verdi, Asya’da 20-30 $ gibi rakamlara vize alırken burada 8,5 dolara vize almak ta memnunluk vericiydi.
Mozambik’in başkenti Maputo, Güney Afrika ve Swaziland sınırlarına çok yakın. Şehrin ana caddelerinin Karl Marx, Lenin ve Ho Chi Minh gibi isimler taşıdığını söylersem sanırım nasıl bir ülkede olduğumu daha rahat anlarsınız. Ama Güney Afrika’daki siyahların aksine oldukça arkadaş canlısı, sevimli insanlar. Şimdi burada, maalesef Zimbabwe’den gelecek vizemi bekliyorum. Elçiliktekiler en az 10 gün süreceğini söylediler. Daha sonra kuzeye doğru çıkıp Zimbabwe, Zambia ve Malawi üzerinden devam edeceğim. Gelecek yazımda Maputo ve Mozambik’ten uzun uzun bahsetmek üzere…
Sevgiyle ve sevgimle kalın hepiniz…
Dr. Faruk BUDAK