GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE UZANAN KÖPRÜDE ADIM ADIM 14 AY
ASYA – AFRİKA 2002 – 03
Geçen ayın son gününde Bangkok’ta seyahat acentelerini dolaşıp Malezya Penang Adası için uygun bir rakama bilet bulmaya çalışırken Khao San Road civarındaki seyahat acentelerinden birindeki bayan “my nickname is Kit Kit Kit, my price is cheap cheap cheap” diyordu daha ben sözüme başlamadan. Gerçekten de öyleydi ve artık Bangkok’ta farklı seyahat acentelerinin farklı bilet fiyatları uyguladığını ama sonuçta da herkesin aynı otobüse bindirildiğini iyi bildiğimden Kit Kit Kit’i tercih ettim. Üç farklı otobüs ve şehir içlerinde de en az bir kez araç değiştirerek keyifli bir yolculukla Malezya’nın Penang Adasındaki ismini İngiltere Kralı III.ncü George’un verdiği Georgetown’a geldim. Dört yıl önce de geldiğim bu şehrin Chinatown’u, şimdiye kadar gördüklerim içinde en çok keyif aldığım. Şehri daha önce gezdiğim için vakit kaybetmeden ertesi sabahki deniz otobüsüne biletimi alıyorum.
Endonezya’ya girişim maalesef biraz olaylı oluyor. Bayan kıdemli gümrük görevlisi, Endonezya dışına uçak biletim olmadığı için ülkeye kabul etmiyor ve gemiye, daha doğrusu deniz otobüsüne geri gönderiyor. Benle birlikte, Singapur-Paris uçak bileti olan Fransız vatandaşı bir Müslüman daha geri çevrilerek gemiye bindiriliyor. Malezya’ya dönüp bir uçak bileti alarak tekrar gelebilirim ama çok fazla zaman kaybı. Belki yine kuzeyde bağımsızlık isteyen Müslümanlarla ilişkim olduğu düşünülerek yine ayni kadın tarafından başka bir nedenle geri çevrileceğim. Bu sefer inadım inat. Cep telefonum ile (iyi ki yanıma almışım) Jakarta’daki büyükelçiliğimizde görevli Çetin Beyle görüşmem olumlu sonuç veriyor ve Kuzey Sumatra’daki Türkiye Fahri Konsolosunun yardımı ile akşam üstü hava kararırken ülkeye giriş yapabiliyorum, ama pasaportumu almak için ertesi gün ikindi saatine kadar Medan şehrinde beklemem gerekiyor.
Medan’da görülecek iki yer var. Biri Mesjid Raya adlı cami, diğeri de 100 yıl kadar önce bölgenin sultanının yaptırdığı Istana Maimoen. Her ikisi de 45 dakikalık bir sürede geziliyor.
Sonraki durağım Medan’a 70 km uzaktaki Berastagi oldu. Akşam karanlığında şiddetli yağmur altında çok ta iyi olmayan bir otele girmek durumunda kalıyorum. Ertesi gün, Adadaki aktif volkanlardan biri olan Sibayak’a tırmanma günüm. İlk kez, hala dumanlar çıkartan bir volkanın kraterinde olmanın heyecanını yaşamak gerçekten adrenalin yükseltiyor.
Rotamda bir hata yapmışım. Sumatra orangutanlarını doğal ortamlarında fotoğraflama gibi bir keyfi kaçırmamam gerek. Tekrar Medan’a geri dönüp kuzeybatı yönündeki Bukit Lawang’a 3 saatlik bir yolculukla ulaşıyorum. Sakin, küçük ve güzel bir yer. Bohorok Nehri boyunca yeralan Guest House’lardan birinde keyifli bir bungalow buluyorum. Ertesi gün rehberim Kemel ile birlikte Leuser Dağı Milli Parkındaki yağmur ormanlarında keyifli bir trek yapıyorum. Ormanda gecelemek işime gelmiyor çünkü yağmur mevsimi başlamış ve bir önceki akşam aralıksız 4 saat boyunca yağdı. Zaten neredeyse her akşam yağıyor.
Dördüncü durağım, Dünyanın en büyük krater gölü olan Lake Toba oluyor. Çok sakin, huzur verici ve keyifli bir yer. Birkaç günlük bir dinlenme molası veriyorum burada. Ayrıca gezinin ilklerinden biri daha, bir krater gölünün ortasında yer alan bir adada -Samosoir- geceliyorum. Manzara gerçekten harika. İstatiksel olarak volkanın bir kez daha faaliyete geçmesi için on bin yıl daha var. Dolayısı ile rahat bir uyku uyunabilir değil mi?
Bundan sonra güneybatı yönünde Ekvatora doğru inmeye devam edeceğim…
Şimdilik bu kadar…
Sevgiyle ve sevgimle kalın hepiniz…
Dr. Faruk BUDAK