Türkçe
English
Birbirimize giderek daha da bağlı olduğumuz dünyada ne kadar zor görünse de, hala nispeten bilinmeyen birkaç yer var. Bu listedeki 11 bölge hakkında daha da dikkat çekici olan şey, hepsinin nefes kesici güzellikte olması ve bir sonraki tatilinizi planlarken ciddi olarak düşünülmesi gerektiğidir.
İşte dünyanın dört bir yanından Instagram yayınlarında görmüş olabileceğiniz, ancak (muhtemelen) henüz hiç duymadığınız 11 bölge…
Cairngorms, İskoçya
Eastern Highlands bölgesindeki bu İskoç dağ silsilesi, çok daha geniş bir alanı kapsayan bir milli parkın parçasıdır. Cairngorms’un kalbindeki plato, İngiltere’nin tek yabani ren geyiği sürüsüne ev sahipliği yapmaktadır. Dalgalı arazi, modernlikten korunmaktadır ve bölgede bir yürüyüş, size başka bir ülkeye adım atıyormuşsunuz gibi hissettirmektedir. Hava durumu tahmin edilemeyebilir, bu nedenle bir gezi planlıyorsanız, bavulunuzu her ihtimale uygun hazırlamalısınız. Bölge sizi çok az insanın deneyimleyebileceği inanılmaz manzaralarla ödüllendirecektir.
Şafşavan, Fas
Sosyal medya paylaşımları sayesinde bu Fas şehrini muhtemelen görmüşsünüzdür, ancak insanlar adını pek bilmez. Eski ve hoş konumu, Tanca’nın iç kısımlarda yer alan şehrin kuzeybatısındaki binaların çoğunu süsleyen mavi tonlarıyla bilinir. Yerel olarak Chaouen olarak bilinen destinasyon, Faslılar arasında popüler hale gelmiştir ve uluslararası alanda da itibar kazanmaktadır. Turistlere hitap eden çok sayıda otel vardır, ancak burası hala Kuzey Afrika’daki büyük şehirler arasında gözden kaçan bir yerdir. Ve eğer merak ediyorsanız, mavi renkli binalar sivrisinekleri kovmak ve turistleri çekmek içindir.
Fiordland, Yeni Zelanda
Yeni Zelanda’nın bu bölgesinin adı kulağa İskandinavya’dan gibi geliyorsa, bu tesadüf değildir. Bölgelerin sarp vadileri ve kayalıkları, kuzey Avrupa ülkelerine hakim olan fiyortları andırıyor, ancak burası benzer şekilde adlandırılan “fiyordlar”dan tamamen farklı bir doğal bölge. Bölgenin erişilmezliği, kalıcı yerleşimcilerden ve ticaretten kaçındıkları anlamına gelir. Bu nedenle Fiordland, görmeniz gereken el değmemiş bir doğa harikasıdır. Eğer Fiordland’a gidebilirseniz, Yüzüklerin Efendisi’nden bir sete adım atmış gibi hissedeceksiniz.
Torres del Paine, Şili
Şili’nin Patagonya bölgesi, her gezginin güzergahındaki ölmeden önce görülecek destinasyonlardan biridir. Bu milli park, büyüleyici bir manzaraya sahip olmasına rağmen genellikle göz ardı edilir. Merkezi, benzersiz düz yüzeyli yapıya sahip bir dağ silsilesi olan Cordillera del Paine’dir. Bir ziyaret planlıyorsanız, uymanız gereken katı yürüyüş yolları vardır. Ancak çok çeşitli flora ve fauna, Güney Amerika’nın en iyilerinden biri olarak kabul edilir.
Chamarel, Mauritius
Mauritius ada ülkesi, Hint Okyanusu’nun ortasında bulunan en iyi tatil cenneti olarak bilinir. Balayı çiftleri arasında popüler olan lüks tatil köyleri, dünyanın en iyi plajlarından bazılarına sahiptir. Bu nedenle çoğu ziyaretçinin otellerinin sınırlarını neden terk etmediği anlaşılabilir. Bununla birlikte, Mauritius gezinizde yabancılar tarafından nadiren ziyaret edilen bazı alanlar da dahil olmak üzere inanılmaz doğal manzaralar bulacaksınız. Bunların en iyisi, bir volkanik patlamanın ardından oluşan çok renkli kum tepeleri topluluğu olan Yedi Renkli Dünya olarak bilinen bir doğa harikasıdır. Bu eşsiz doğal cazibe, Chamarel’de bulunur.
Wulingyuan, Çin
Bu bölge, duymamış olabileceğiniz, ancak çevrimiçi olarak bir yerlerde görmüş olabileceğiniz başka bir yerdir. Henüz izlememiş olsanız bile, Avatar’da (2009) görüldüğü gibi, dünya dışı Wulingyuan vadileri, yabancı gezegen Pandora’nın temelini oluşturuyordu. En dikkat çekici özellikleri yerden yüzlerce metre yükselen ve yüksek bir konumdan bakıldığında gerçeküstü bir görüntü sunan dev kumtaşı sütunlarıdır.
Jökulsárlon Beach, İzlanda
İzlanda‘nın keşfedilmemiş bir mücevher olduğunu iddia edemeyiz, ancak pek çok insan Elmas Plajı (Diamond Beach) bilmez. Bu, doğal olarak oluşan, parıldayan buz bloklarıyla dolu büyük bir buzul lagünü olan Jökulsárlon için uygun takma addır. Manzarayı daha da nefes kesici yapan şey, üzerinde parıldayan beyaz ve mavi ‘elmasların’ oturduğu siyah kum tuvalidir. Jökulsárlon, İzlanda’nın ana çevre yolu üzerindeki Reykjavik’ten yaklaşık beş saat uzaklıktadır.
Budva, Karadağ
Adriyatik Denizi kıyısındaki bu küçük kasaba, Adriyatik’in en iyileri arasında yer alan plajlarıyla ün kazanmakta, aynı zamanda sakin bir sığınak arayan turistlerle de dolmaya başlamaktadır. Film hayranları için Budva, Karadağ sinemasının başkenti olarak da bilinir.
Tsingy Taş Ormanı, Madagaskar
Tsingy de Bemaraha, Madagaskar’da geniş bir doğa rezervidir. Yaban hayatı ve anlaşılması zor benzersiz bir özelliği sayesinde 1990 yılında UNESCO Dünya Mirası statüsünü kazanmıştır. Havada 70 metreye kadar yükselen Tsingy, altında yemyeşil bir manzaraya sahip jilet gibi keskin kireçtaşı yapılardır. Yetkililer, maceraperest turistlere yardımcı olmak için bölgede zirveler boyunca bir dizi halat köprü ile yol inşa ettiler. Tsingy kelimesi kabaca Malgaşça’dan İngilizce’ye “yalın ayak yürümenin mümkün olmadığı bir yer” olarak çevrilir.
Saint Michel d’Aiguilhe, Fransa
Saint Michel d’Aiguilhe (St Michael of the Needle), Normandiya’daki daha iyi bilinen Mont-Saint-Michel ile karıştırılmamalıdır. Her iki konum da ulaşılması zor bölgeleriyle dikkat çekmektedir. Saint Michel d’Aiguilhe şapeli 85 metre bir volkanik tıkaç üzerine inşa edilmiştir. Oraya ulaşmak için doğrudan kayaya oyulmuş 268 basamağı tırmanmanız gerekmektedir.
Huacachina, Peru
Hiç çölde gerçek bir vahayı ziyaret etmek istediniz mi? Huacachina’nın Peru yerleşimi, birbirine yakın otelleri, restoranları ve hatta gece kulüpleri olan bir bölge! Bir anda, Lima’dan günübirlik bir gezi ile köyü keşfedebilirsiniz, ama en iyisi başkentten bir otobüse binerek Huacachina’daki otellerden birinde konaklamaktır. Çölde bir vahada bir gece geçirmekten övünen başka kaç kişi tanıyorsunuz?
FABE TRAVEL