Gana’nın Cape Coast Şehri Hakkında Bilinmesi Gereken 11 Büyüleyici Şey

Cape Coast, Gana’nın Orta Bölgesi’nde yer alır. Amerika’ya gönderilmeden önce birçok kölenin tutulduğu ticaret merkeziydi. Sömürge tarihi, pan-Afrika tarihinin önemli bir odak noktasıdır. İşte bu tarihi şehir hakkında bilmeniz gereken büyüleyici şeylerden bazıları.

Michelle Obama, atalarının evi olduğuna inanıyor

Bir New York Times soybilimci, eski first lady’nin köklerini Amerikan köleliği yoluyla Cape Coast’a kadar takip etti. Ayrıntılar gizli kalsa da, 2009 yılında ailesinin Cape Coast Kalesi’ni ziyareti sırasında bu uzak köklerle bağlantı kurması, sadece kendisi için değil, tüm ailesi için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

1500’lerden 1957’ye kadar şehir ve liman İngilizler, Portekizliler, İsveçliler, Danimarkalılar ve Hollandalılar arasında el değiştirdi.

Bu çok kültürlü tarih, bölgenin yalnızca köleleri değil, altın, bal ve diğer Afrika ganimetlerini de taşıyan bir ticaret yolu olarak önemine değiniyor. Böylece, daha sonra Gold Coast olarak adlandırılan bu ideal noktayı 1877’de Akra’ya taşınana kadar ülkenin başkenti yaptı.

Şehrin maskotu yengeç

Öncelikle canlı bir balıkçı limanı için bu sembol uygundur ve ağır geçmişiyle bilinen bir kasaba için güzel bir hafiflik sağlar. Şehir merkezinde bu uğurlu maskotun bir heykelini bulun.

32 festivale ev sahipliği yapıyor

Yerel ve kabile festivallerinden daha büyük ve daha modern olanlara kadar, Cape Coast kültürel açıdan zengin ve tarihi bir yerdir. Köle ticaretinin etkilerini incelemek için 1980’lerde kurulan bir tiyatro festivali olan ve iki yılda bir düzenlenen Panafest de dahildir. Amerikalı sosyolog W.E.B. Du Bois’in fikirlerine dayanmaktadır. Akademik derslerin yanı sıra müzik ve dans gösterileri de var. Bir başka eski festival olan Fetu Afahye şefler tarafından kutlanır ve bir zamanlar birçok cana mal olan vebayı önlemek için düzenlenmiştir.

Cape Coast Kalesi İsveçliler tarafından 1653 yılında inşa edilmiş ve İsveç Kralı X. Charles’dan sonra Carolusburg adını almıştır.

Sömürge Batı Afrika’yı tartışırken pek çok insan İsveç’i düşünmez, ancak orijinal yerindeki yapı Portekizliler tarafından dikilmiş kalıcı bir ticaret köşküydü. Bunu takiben, Johann Philipp von Krusenstjerna liderliğindeki İsveçlilerin bölgedeki hakimiyeti uzun sürmese de kalıcı bir kale inşa ettiler. 11 yıl içinde, Danimarkalılar, Hollandalılar ve yerel Fetu lideri, bölgeye sahip olmak için meydan okudu.

Cape Coast Kalesi, Burkina Faso ve Nijer kadar uzaklardan köleleri barındırıyordu.

The Gold Coast, ticaret adı altında çeşitli bölgelerden ve kabilelerden köle getirmek için iç bölgelere giden geniş kapsamlı bir köle ticareti örgütünün odak noktasıydı.

Fort William’a ev sahipliği yapıyor

Köle kayıtları, 1701’den 1708’e kadar Fort William’dan Barbados ve Jamaika’ya taşınan insan sayısının 30.000’in üzerinde olduğunu gösteriyor. Fransızlar tarafından konumu tartışmalı olan bu kale, 1807’de yasa dışı olana kadar İngiliz köle ticaretinin merkeziydi. Kalenin etkileyici kalıntıları bugün hala görülebilmektedir.

Gana’daki en eski kiliselerden biri burada bulunuyor.

Joseph Dunwell tarafından yönetilen Cape Coast Metodist Kilisesi, 1835’te Wesleyan misyonerleri tarafından kuruldu. Ülkedeki misyonerlerin ilk başlangıçları zor bir geçişti, çünkü orijinal 21 misyonerden 11’i bu yeni ortamda öldü. Buna rağmen, çeşitli savaşlar ve çatışmalar boyunca kaldılar ve mesajlarını Batı Afrika’ya yaydılar.

Bölgede harika bir vejetaryen restoranı var.

Gana’daki vejetaryenler, iyi restoranlarda iyi seçenekler bulmanın ne kadar zor olduğunu bilir. Muz ve güveçte fasulye gibi birkaç yemek dışında, seçim genellikle sınırlıdır. Baobab House bir vejeteryanın hayalidir. Müşteriler deniz manzarası eşliğinde smoothieler, köriler, güveçler ve siyah ekmekli sandviçler gibi seçenekler arasından seçim yapabilir.

1844’te burada İngiliz ve Fante Federasyonu arasında tarihi bir anlaşma imzalandı.

Ashanti liderleriyle çok fazla mücadeleden sonra, İngiliz sömürge yönetimi Cape Coast’u ve çevresindeki stratejik yerleri yerel şeflerin otoritesinden İngilizlere devretmeye başladı.

Uluslararası İğnesiz Arı Merkezi’ne (The International Stingless Bee Center) ev sahipliği yapmaktadır.

Bu ilginç ekoturizm alanı ve çevre eğitimi merkezi, çeşitli ve az bilinen iğnesiz arıların arıcılığına ev sahipliği yapmaktadır. Bu hazinede uluslararası bir araştırma merkezi de bulunmaktadır. Ziyaretçiler ayrıca lezzetli bal ve polenlerin tadına bakabilir.

FABE TRAVEL