YÖNETİCİLER İÇİN FARKINDALIK – 2

YÖNETİCİLER İÇİN FARKINDALIK – 2

YÖNETİCİLER İÇİN FARKINDALIK – 2 1920 1281 Faruk BUDAK

HER DÜŞÜNCE ÇIKTIĞI KAYNAĞA GERİ DÖNEN BİR OK’TUR

Çalışma ortamınızdaki biri hakkında kafanızda bir düşünce (olumlu ya da olumsuz bir yargı) oluşturduğunuzda bu düşüncenin size olan yansıması nedir diye hiç düşündünüz mü ya da başkaları hakkında hissettiklerinizin kendinize verdiğiniz şey olduğu hiç aklınıza geldi mi? Olay ve durumlara onlar açısından değil de, kendi düşünceleriniz perspektifinden bakmayı hiç denediniz mi?
Her düşünce, bir enerjidir ve bu enerji fark etseniz de fark etmeseniz de sizi etkilemektedir. Düşünce enerjisinin sizde yarattığı ilk etki, duygulardır.
Diyelim ki ekibinizden birisi sizi hayal kırıklığına uğrattı ve siz o insana karşı öfkelisiniz. Peki, ona karşı hissettiğiniz öfkenin sizde yarattığı hislerin, duyguların, kimyasal değişikliğin farkında mısınız?

Birine karşı öfke duymak, içinizde negatif bir duygu yaratmak ve kişisel enerjinizi düşürmek anlamına geldiğini hiç fark ettiniz mi? Çünkü Evrensellik gereği yaratılan her ve düşünce ve duygu, çıktığı kaynağa geri dönmektedir.

Her düşünce, çıktığı kaynağa geri dönen bir “ok”tur, yay sizin bedeniniz, okçu ise irade ya da zihninizdir.

Birlikte çalıştığınız biri sizi çok kızdıracak eylemler içerisinde, dedikodunuzu yapıp sizi küçük düşürmeye çalışıyor. Doğal olarak bu kişiye çok kızdınız, nefret duygusunu hissetmeye başladınız, içiniz ona karşı kin doldu. Bu duygu ve düşüncelerinizin kendinizle alakalı değil, tamamen o kişi ile alakalı, suçlunun o kişi olduğunu ve kendinizin haklı olduğunu düşünürsünüz. Kendinizi negatif bir duygu ile beslemekte ve bu da doğal bir süreç sonucu içinizdeki nefreti desteklemektedir.  Buraya kadar her şeye normal diyelim ama gözden kaçırdığınız, farkında olamadığınız önemli bir nokta var. İçinizdeki nefret duygusunun o insana etkisi, size olan etkisinden çok daha azdır.

Birine sinir oldunuz, kızdınız ya da öfkelendiniz, gerçekte yaptığınız içinize negatifin tohumlarını ekmekten başka bir şey değildir. İşte bunu bilmek, “düşüncenin farkındalığına uyanmak” demektir.

Gerçekte hiçbir insan, sizin ona kızmanız ya da öfkelenmeniz için yaşamınıza girmemiştir. Karşılaştığınız ya da yaşamınızdaki her insan, size “kim” olduğunuz ile ilgili bir ayna tutmak gibi özel bir görev ile karşınızdadır. Aynalık farkındalığının bilincinde olmak, her insanın boşu boşuna yaşamınızda olmadığını iyi bilmektir. Eğer o insanın size yansıttığı aynadaki içsel resminizi fark edemezseniz, içinize negatif tohumlar ekersiniz. Ya da tam tersi. İçinize sadece negatif tohumlar ekersiniz ve o insanın size yansıttığı aynadaki içsel resminizi fark edemezseniz. Ama fark ederseniz, içinizde o ana kadar dokunmak istemediğiniz bir parçanıza dokunacak ve o olumsuz parçanızı iyileştirmeye başlayacaksınız demektir.

Her niyet, düşünce ve duygu, çıktığı kaynağa geri dönmektedir. Bu yasa, pozitif duygu ve düşünceler için de geçerlidir. Düşünün, güne iyi başladığınızda ve enerjinizi düşürmediğinizde, kendinizi “bomba gibi” hissettiğinizde diğer insanları da etkilersiniz. Birine karşı sevgi hissettiğinizde, içinize sevgi tohumları ekersiniz. İyilikler, güzellikler zaten sevilmektedir. Önemli olan sevilemez olanı da sevebilmektir, gerçekte simya budur, metali altına dönüştürmenin gerçek anlamı budur.

Yaşamınızda başınıza gelen her şey, karşılaştığınız her olay ve durum gerçekte sizin almanız gereken derslerinizdir. Dışsal durum ve olayların sizi etkilemesine izin vermek yerine, onlara olan bakış açınızı değiştirmek, “farkındalık”tır ve yaşamınızdaki birçok sorun ve kaosu da ortadan kaldırabilecek güçtedir.

Dr. Faruk BUDAK

 

error: Bu site korunmaktadır. !!